Altın Çocuk, Diyanet Çocuk, Diyanet Cim, Kağıttan Hayalim başta olmak üzere çocuk dergilerinde ve kitaplarında çizerlik yapan, sosyal medya hesabından (@cizenbiri_) da çizimlerini sanatseverlerle paylaşan çizer Gökhan Özdemir’i web sitemizde ağırladık. Çocuklara ve ebeveynlerine tavsiyelerini dinledik. Çalışma metodundan çalıştığı ilk işe birçok konu üzerine konuştuk.
Resme ilginiz nasıl başladı? Çocukluğunuzda da sanata ilgi duyar mıydınız?
Resme ilgim -klasik olacak ama- kendim bildim bileli vardı. Özellikle ilkokulda çok fazla resim çizerdim. Hatta 7. Sınıfta iken resim öğretmenimin yönlendirmesi ile ilçede yarışmaya katılıp 1. olmuştum. Çanakkale temalı bir çizimdi. Yine ortaokul yıllarında, ilk bilgisayar dersi müfredata girdiğinde, ders içi serbest zamanda Paint programından düşünceli bir çocuk karakter çizmiştim ve bu sayede öğretmenim bana 100 puan vermişti. Sonrasında lise zamanlarımda daha çok mesleki çizim derslerim olduğunda (makina bölümü mezunuyum) yine çizimi çok sevdiğim için teknik resim derslerinde de başarıyı yakaladım. Her zaman kitaplarımın arasında çizimlere rastlamak mümkündü. Boş her an bir şeyler karalardım.
Çizer olarak çalıştığınız ilk iş hangisiydi?
İlk işim Altın Çocuk dergisi ile oldu. Bu derginin “iz bırakanlar” köşesinde uzun zamandır çiziyorum ve her ay yeni sayıda ilk günkü heyecanı yaşıyorum diyebilirim. Sayın Çizer Fatma Betül Alp, bana öncülük ederek beni cesaretlendirdi. O zamana kadar kendi çapımda vakit geçirmek için çiziyordum. Bu işten sonra da birçok yerde çizmeye başladım.
Kendi kitabınızı yazıp çizmeyi düşünüyor musunuz? Çizerliğin yanı sıra yazmaya da ruhunuz meylediyor mu?
Kendi kitabımı yazmayı çok isterim fakat yazım kısmında çok başarılı değilim. Aslında lise dönemlerinde, daha çok şiir olmakla birlikte yazı denemelerim olmuştu ama kelimelere dökemiyorum hissettiklerimi. Sanırım bu yüzden resme daha fazla yöneldim ama bir yanım hep yazmak da ister. Yazamasam da bir gün sessiz bir kitap hazırlama hayalim var. Nasip, inşallah.
Bir çizer olarak çalışma metodunuz nedir? Çizim sürecinizde nasıl bir yol izlersiniz?
Çalışma yöntemim şu şekilde oluyor: Metni birkaç defa okuyorum. Hissetmeye çalışıyorum önce. Bir okur olarak hayalimde ne canlandırırdı bu yazı, onu düşünüyorum. Sonra notlar alıyorum. Bazen parçaları kafamda yerleştiriyorum ama görselleri tam oturtamıyorum. O zaman da Pinterest’ten referanslar araştırıyorum. Gerçek bir fotoğrafı illüstrasyona dönüştürmek bana hep keyifli gelmiştir. Metni okuyup araştırmalarımı da bitirdikten sonra taslak çizimi yapıyorum. Ben çoğunlukla taslakları genel hatlarıyla boyayarak editör ya da yazar arkadaşa iletirim. Siyah beyaz bir sayfada çizgilerle bazen ben bile anlamıyorum ne yapmak istediğimi. Renkleri yerleştirdiğimde karşı taraf bütünlüğü daha iyi algılıyor, daha kolay anlaşıyoruz. Yaklaşık 4-5 aydır bu şekilde yapıyorum ve anlaşamadığımız ya da revize talebi gönderilen çok az çalışmam oldu.
Büyüyünce Gökhan Özdemir olmak isteyen, sizi örnek alan çocuklara ne önerirsiniz?
Benim gibi resmi, çizim yapmayı seven her çocuğa şunu söylemek isterim: Hayalini kurun, sabırla çalışın, sonuca ulaşın ve bol bol dua edin. Ben 29 yaşımdaydım illüstrasyon dünyasına girdiğimde ama hep bir çocuk gibi hayal kurdum, hep hedefimin yolunu tuttum. Yeri geldi uyumadım, denemekten vazgeçmedim. Olmadığında yine baştan başlamasını bildim. En önemlisi sabrettim ve hep içten dua ettim. Allah da bana böyle güzel bir yetenek, meslek nasip etti. Şu an bu dünyanın içinde yer almaktan çok mutluyum.
Bazı çizerlerimiz çizim tarifleriyle daha rahat hissederken bazıları da bunun kendini kısıtladığını düşünüyor. Siz, bir metinin çizimini yapmanız istendiğinde çizim tariflerinin verilmiş olmasını mı tercih edersiniz yoksa metni okuyup ortamı hayal etmek mi istersiniz?
Yazar ve çizer birbirinden bağımsız, kendi dünyalarında birçok hayali olan iki insan. Aynı çiçeğe bakıp iki ayrı anlam çıkartabiliriz. O yüzden ilk sohbetlerde tarif istiyor ya da istemiyorum. Konuşmalardan anlaşılıyor, kendini belli ediyor insan. Eğer hayal gücü yüksek biri olduğunu düşündüysem tarif istiyorum ve genelde şaşmam bu konuda ama tabii ki kararın bana bırakılmasını her çizer gibi tercih ederim çünkü profilimi, çalışmalarımı inceleyip de benimle iletişime geçiyorlar genelde. Tarif verip istediklerini yakalayamadıklarında sorun oluyor. “Neden şu çiziminiz gibi değil?” gibi cümleler duyuyorum ama o çizim gibi olamaz ki ben orda hissettiğimi yansıtmıştım. Oysaki şimdiki çizimde sizin isteğinizi hissedip yansıtmaya çalıştım. Oradaki dengeyi kurmak biraz zor oluyor bazı zamanlar.
Çizerlik yolunda size destek olan, bu yolda ilerlemenize büyük katkısı dokunan, vefa beslediğiniz kişiler var mı? Varsa kimlerdir?
Çizerlik konusunda desteğini hep hissettiğim birçok insan var ve iyi ki varlar. İsmen saysam sanırım koca bir sayfa olur ama başlıcaları; Şaban Muslu, Zeynep Begüm Şen, Cemile Şık, Fatma Betül Alp, Tuğba Coşkuner, Ali Yazaroğlu… Ve daha birçok isim ama ilk aklıma gelen her daim destek veren, motive eden kişiler ve tabii ki ailem de destekçim. Ben bir şeyler başardıkça onlar da çok seviniyorlar. Her birine buradan ayrı ayrı teşekkür ederim.
Çocuklarınız olduğunu biliyoruz, Allah bağışlasın. Çocuklarınız sizin çizim yaptığınızı görünce sizi taklit ediyorlar, örnek alıyorlar mı? Onlar da sizce çizmeye meyledecek mi? Çocuklarını sanatla büyütmek isteyen ebeveynlere neler önerirsiniz?
Çocuklarım yaş itibariyle çok küçük, ama çok isterim büyüdüklerinde onlarla resim konuşmayı, çalışmayı, başarmayı. Oğlumun beni izleyip benim hareketlerimi taklit ettiğine şahit olmuştum. Programı açıp kalemle bir şeyler karalamaya çalışmıştı. Biraz daha büyüdüklerinde ilgileri var ise üzerlerine düşmeyi çok isterim. Şu an 13 yaşındaki yeğenimin resmen olan ilgisi ve yeteneği beni fazlasıyla memnun ediyor ve bir araya geldiğimizde resimden bahsedip bazen birlikte çizimler yapıyoruz. Eksik yanlarını tamamlamak adına bilgiler veriyorum ve zaten kendisi çok yetenekli olduğu için birçok şeyi başarıp ilerleme kaydediyor.
Anne babalara söylemek istediğim şudur; çocuğun eğilimi varsa yaşı dahilinde muhakkak uygun imkanları sağlamaya özen göstersinler. Birçok online ya da yüz yüze kurslar oluyor. Oralara başvursunlar. Özellikle akademinizin yeni sayılan Çocuklar İçin Çizerlik Atölyesi’ni çevremdeki herkese öneriyorum. Öğretmeni de değerli bir çizer arkadaşım. Yani kendisinden çok şey öğrendim ve çocukların ne güzel işlere imza attığını da Dergi Mudita’da görüp şahit oluyoruz. Yine klasik olacak ama her şeyin başı eğitim ve sağlam temeller.
Bu röportajı ekip arkadaşımız Sevde Dilruba Ünyeli hazırlamıştır.
Comentários